Atık Yönetimi

 

Her geçen gün artan nüfus, kentleşme oranı ve ekonomik büyüme sebebiyle karmaşık atık ürünler, karışımların çeşitliliği ve atık miktarının artması ile yüzleşmekteyiz. Ancak yaşam kalitemizin artması, çevre temizliği, kaynakların doğru kullanımı, sağlıklı ortam, emisyonun minimize edilmesi ve geri dönüşüm için atık yönetimi şarttır. Selçuk Şirin hocamızın 26 Ağustos ve 2 Eylül tarihlerinde gündeme getirdiği atık yönetimi konusunu geçmişten başlayarak günümüze kadar Almanya özelinde inceleyelim.

Günümüzden 10.000 yıl kadar öncede insanlar, atıkların yerleşim bölgesinde uzun süre tutulmamalarının, uzak bir yere gömülmelerinin gerekli olduğunu anlamışlardı. Biliyoruz ki M.Ö. 400’lü yıllarda Hipokrat ve M.S. 1000 yılında İbni Sina sağlık sorunları ile pis su ve kokuşmuş gıda maddeleri arasındaki bağlantıyı keşfetmişlerdi. Tarihçiler eski Yunan toplumunda Atina’da kentin caddelerinin her gün yıkandığını, eski Roma’da 144 adet umumi tuvalet bulunduğunu ve buradaki dışkı, idrar gibi atıkların toprak vazolar içinde toplanıp kanalizasyona götürüldüğünü yazıyorlar.

Orta Çağda bilhassa Avrupa’da temizlikle ilgili bu bilgiler 19’uncu yüzyılın ortasında unutuldu. Sırf Prusya’da 1831 ile 1873 arasında kolera epidemileri 380.000 kişinin ölümüne neden oldu. Londra’da da bir kolera epidemisi sonunda bilim adamları, şehrin aşağı mahallelerinde oturanların yukarıda oturanlara oranla daha çok hastalanmalarının nedenini atık su ve yağmur suyu ile beraber atıkların tepelerden aşağı inmesinde buldular. Neticede dünyanın ilk çöp yakma tesisi 1876 da Londra’da kuruldu. 1892 senesinde Hamburg’da koleradan 9.000 kişi hayatını kaybetti bunun üzerine bir yıl sonra belediye bir çöp yakma tesisini planlamaya ve akabinde hayata geçirip işletmeye başladı. Amerika’da ilk çöp ayıklama tesisi 1898 de New York’ta 116.000 kişilik bir nüfusun ihtiyacını karşılayacak şekilde kuruldu bu tesisleşmeyi Berlin, Hamburg ve Münih şehirleri takip ettiler.

Günümüz tesislerine geçiş

Günümüz tesislerine temel olarak Kabul edilebilecek tesisler ise 20’nci yüzyılın ortalarında kuruldu. Batı Almanya’da ilk katı atık kanunu 1972 yılında çıkartıldığında, ülkede 30 katı atık yakma fırınının yanında 16 adet kompost tesisi, 160 tanesi merkezde olmak üzere 50.000 civarında vahşi depolama alanı mevcuttu. Depo sahalarının yeraltı sularını ve toprağı, gaz emisyonu ile havayı kirlettikleri ve uzun vadede insan sağlığını tehdit ettikleri anlaşıldı. Birinci hedef vahşi sahaları kapatıp düzenli depolama tesisleri açmak oldu.1999 yılında sadece 310 depo tesisi Almanya’da üretilen belediye katı atıklarının %70 lik kısmına cevap verebilecek duruma geldi. Bu amaca yönelik uğraşılar neticesinde istatistiklerden 2000 yılı itibariyle Almanya’da 55 katı atık termik işleme tesisinin (yakma yöntemli), 500 bio-çöp kompost tesisinin ve 28 tehlikeli katı atık yakma tesisinin işletmede olduğunu biliyoruz. 2005 yılından itibaren Almanya işlenmemiş katı atıkların depolanmasını yasakladığından, atık işleme tesislerinin sayısı halen artmaktadır.

Neden Almanya ?

Atık yönetimini Almanya özelinde ele almamızın sebebi Almanya 106 milyon metreküp çöpünü dağa taşa atmayıp geri dönüşümle ekonomiye geri kazandırması sayesinde her sene doğaya yalnızca kontrollü bir şekilde 169 bin metreküp çöp bırakıyor. Bizim ülkemizde ise TÜİK’in en son verilerine göre, 2016 yılında belediyelerce toplanan 31,6 milyon ton atığın yüzde 61,2’si düzenli depolama tesislerine, yüzde 28,8’i belediye çöplüklerine ve yüzde 9,8’i geri kazanım tesislerine gönderilmiş. Yüzde 0,2’si ise ya açıkta yakılıyor ya da dereye veya araziye boşaltılıyor. Almanya bizden üç kat fazla çöp üretiyor olmasına rağmen çevreye attığı çöpe bizim attığımız çöpün yüzde 1.84’üne eşit.

Almanya bu süreci çevre politikaları ve çevre hukuku prensibinde üç temel ilkeye dayandırmaktadır;

  • Tedbir almak

Maksat, gerekli tedbirleri zamanında alarak çevre sorunlarının ortaya çıkmasını ve insanların zarar görmesini önlemektir.

  • Müsebbibin sorumluluğu

Çevreye zarar veren veya yük bindiren her özel veya tüzel kişi bu zararın giderilmesi veya yükün indirilmesi için gereken masrafları üstlenmekle sorumludur.

  • İşbirliği

Buradaki fikir anlaşmazlıkları konuyla ilişkisi olanlarla mutabık kalarak çözmektir. Örneğin, kullanılmış ambalajlar konusunda üretenlerin katkı sağlamalarına öncelikle müzakereler vasıtasıyla ulaşmak gibi.

Atık üreticileri faaliyetleri sonrasında çıkan atıklarının yönetimini, atık yönetim hiyerarşisi olarak tanımlanan aşağıda yer alan sıralama çerçevesinde sağlamaları gerekmektedir.

  • Önleme :  Atık üreticileri öncelikle atıklarının oluşumunu önleyecektir.
  • Minimizasyon : Önleme çalışmaları sonrasında en az atık çıkması için çalışacaktır.
  • Yeniden Kullanım : Çıkan atıkları öncelikle yeniden kullanmayı hedefleyecektir.
  • Geri Dönüşüm : Yeniden kullanım imkânı olmayan atıkların geri dönüşümünü sağlayacaktır.
  • Enerji Geri Kazanımı : Geri dönüşüm imkânı olmayan atıkların enerjisi geri kazanılacaktır.
  • Bertaraf  : Bütün bu işlemler denendikten sonra kalan atıklar nihai bertarafa gönderilecektir.
Almanya’da atık toplama işleyişi nasıldır ?

Yukarıda bahsedilen hususlar kurumsal adımlardır ancak Almanya’da atıkların ayrışımı evlerden başlamaktadır. Atıklar evlerde türlerine göre tasnifleniyor ve toplayıcılara teslim ediliyor. Bu ayrım;

Kağıt Konteyneri:

Her türlü kağıt, ambalaj kutuları, mukavva, gazete, dergi  atılıyor. Apartmana ait mavi konteyner yoksa büyük kağıt konteyneri evlere yürüme mesafesinde ana cadde köşelerinde, sokak başlarında mutlaka bulunuyor.

Cam Konteyneri:

Şişeler, kavanozlar cam olan ne varsa atılıyor. İçinin kirli olması önemli değil sadece kapakların olmamasına ve porselen  gibi maddelerin atılmamasına dikkat ediliyor. Genelde kağıt konteyneri ile yan yana cam renklerine göre sıralanıyorlar.

Biyolojik Çöpler:

Yemek artıkları, sebze-meyve kabukları, bahçe artıkları, çay poşetleri, kahve fitresi gibi gübre olabilecek atıklar ayrı bir kahverengi ya da yeşil çöp konteyneri var ise ona atılıyor. Bazı ev veya apartmanlarda biyolojik çöpler için ayrı bir konteyner( yeşil ya da kahverengi) vardır.

Geri Dönüşüm çöpleri:

Yeşil nokta yani geri dönüşüm işareti taşıyan tek kullanımlık ambalajlar, plastik bardaklar ve şişeler, plastik ve alüminyum tabaklar, içecek ve süt karton kutuları, süngerler, vakumlu alüminyum ambalajlar ve konserveler zaman zaman kapılara bırakılan sarı çöp poşetlerinde biriktirilir. Bu sarı poşetler haftanın belirli bir gününde alınır. Apartmanın veya evin sarı konteynerini belirli günlerde dışarı çıkarılır.

Ev Çöpü:

Çocuk bezleri, kadın petleri, hijyenik kağıtlar, plastik torbalar, elektrik süpürgesi torbası, duvar kağıtları vb. geri dönüşümü mümkün olmayan çöpler gri konteynerlere atılır.

Eşya Çöpü:

Evin her türlü atım eşyasını ( halı, koltuk takımı, dolap ) toplanması belediyelerce organize ediliyor ama genelde ayın belli günlerinde mahalle mahalle toplama şeklinde olduğu gibi bazı şehirlerde de randevu ile alım yapılıyor.

Kıyafet Konteyneri:

Kıyafet, battaniye, yorgan, ayakkabı atmak için sokak başlarında kağıt  konteynerlerin yanında yardım kuruluşlarının konteynerleri kullanılıyor.

Yasal Düzenlemeler nelerdir ?

Almanya’da atık yönetiminin yasal düzenlemeleri ise;

  • Atık Bertaraf Kanunu (1972) (sıhhi çöp dolumu)
  • Atıkları Önleme ve Bertaraf Kanunu 1986 (önleme ve geri kazanım)
  • Federal Emisyon Kontrol Kanunu 1990
  • Geri dönüşüm ve Atık Yönetim Kanunu (atık listesi, tespit, atık yönetimi) (1992)
  • Ömrünü Tamamlamış Araç, Pil, Kanalizasyon Çamuru Direktifi (1992)
  • Tehlikeli Atıkların Sınır Aşırı Taşınması ve Kontrolüne ilişkin Basel Sözleşmesi (1992 – 170 Devlet + AB üye devletleri)
  • Dolaşım Ekonomisi ve Bertaraf Kanunu (1996)
  • Atık boşaltma yasaklaması (2001)
  • Geri Dönüşüm Kanunu (2011)
  • Atık Çerçeve Direktifi, Ambalaj, Elektronik atığı, Ömrünü Tamamlamış Araç; Pil; Atık Yağ Yönetmelikleri, Tehlikeli Atık, atık yakma ve çöp alanı düzenlemeleri
  • Atık Sevkiyat Yönetmeliği (Basel Sözleşmesinin Uygulanması)
  • Atık Önleme ve Geri dönüşüm Stratejisi
  • Eyalet Kanunları
  • Belediye Tüzükleri ile belirlenmektedir.

Alman Katı Atık Kanunun önemli unsurlarından biri de ”ürün sorumluluğudur”. Bir malı örneğin bir buzdolabı üreten, bu mal satıldıktan, kullanıldıktan sonra sahibi tarafından örneğin artık işime yaramıyor düşüncesiyle katı atık olarak nitelendirildiğinde, bu malı alıp bertaraf etmekle sorumludur. Üretici veya piyasaya sürücü, bertaraf etmek için gereken masrafı daha satışta malın fiyatı üzerine ilave eder. Ürün sorumluluğunun en bilinen uygulamalarının başında Kullanılmış Ambalajlar Kanunu gelir. Çevre Sorumluluğu Kanunu’na göre ise, atık tesisleri, dökümhaneler, kimya fabrikaları gibi ek bir listede belirtilmiş tesisler, çevreye karşı takriben seksen milyon avroya kadar mali bir sorumluluk taşırlar.

Toprak, su veya hava yoluyla zarara uğradığını düşünen kişinin, tespit ettiği hasarın bu tesisten kaynaklana bilmesinin mümkün olduğunu ispat edebilmesi, dava açmak için yeterlidir. Tesis işletmecisi ancak tesisi kanunlara, yönergelere, lisansa, verilmiş izinlere uygun işlettiğini tevsik etmekle cezadan kurtulabilir.Evsel katı atıkları ve benzerlerini toplayıp bertaraf etmek aslında belediyelerin yükümlülüğündedir. Belediyeler bu görevi yerine getirmek için üçüncü şahıslara uzun süreli yetki verebilirler veya bilhassa bertaraf ve değerlendirme konularında Belediyeler Birliği diye isimlendirebileceğimiz organizasyonlar kurabilirler. Firmalar eğer ürettiği katı atık değerlendirilebilir nitelikte ise bu işlemi kendi yapabilir veya bununla üçüncü bir şahsı görevlendirebilir. Eyaletler bertaraf olayının çevreye uyumlu olması amacıyla tehlikeli katı atıkların üretici tarafından sadece Eyaletin lisans vermiş olduğu kuruluşlara, tesislere teslim edilmesini şart koşar. Bu tesisler kısmen veya tamamen Eyalete veya lisans almış özel firmalara ait olur. Tehlikeli katı atıkların taşınması da Eyaletin kontrolü altındadır.

Atık yönetim sistemi özellikleri nelerdir ?

Yukarıda bahsedilen işleyişler göz önüne alındığı zaman entegre atık yönetiminde, atık yönetiminin tüm unsurları bir bütün olarak değerlendirilerek, hem çevresel hem de ekonomik açıdan sürdürülebilirliğin sağlanması hedeflenir. Verimli ve entegre bir atık yönetim sistemi başlıca aşağıdaki özellikleri taşımalıdır:

  • Bütüncül bir sistem olmalıdır:

Entegre atık yönetimi bir yerleşim merkezinde oluşan atığın bileşimini oluşturan bütün maddeleri ve üretim kaynaklarını ihtiva edecek şekilde planlanmalıdır.

  • Ekonomik değer oluşturabilmeli:

Katı atık sisteminden sağlanabilecek ekonomik değerler geri kazanılabilir malzeme, kompost ve elde edilebilecek biyogaz (düzenli depolama ve anaerobik kompost) ve benzeri kaynaklı girdilerdir. Bunlardan temin edilecek gelir, piyasa şartları ve yapılacak yatırımın maliyeti ile yakından ilgilidir. Bu sebeple planlama aşamasında ekonomik analizin çok iyi yapılması gerekir.

  • Esnek olmalı:

Entegre atık yönetim sistemi çevresel, mekansal ve atık özelliklerinde zamana bağlı olarak meydana gelebilecek çeşitli değişikliklere uyum sağlayabilecek esneklikte olmalıdır.

  • Bölgesel planlama yapılmalıdır:

Planlamanın verimli olması, toplanacak atık miktarına bağlıdır. Atık oluşum miktarı ise öncelikle nüfusa bağlıdır. Bu sebeple büyük şehir dışındaki yerleşim alanlarında bölgesel planlamalar yapılmalıdır. Bazı araştırmacılar entegre bir yönetime bağlı nüfusun 500.000 kişiden az olmamasını tavsiye etmektedir.

  • Ulusal çevre sektörü oluşmalıdır:

Yukarıda açıklanan süreç ile eş zamanlı olarak, mahalli idareler, kamu ve özel sektörün tüm birikimlerinin sinerjisiyle, geometrik büyüyen dinamik bir çevre sektörü oluşturulmalıdır. Çevre koruma konusunda her türlü donanım mühendislik, müşavirlik ve taahhüt hizmetlerinin kurumsallaşması önem arz etmektedir.

Atık yönetimi esnasındaki diğer önemli hususlar ise;

* Ürün üretiminde, ekolojik tasarımların da yardımıyla daha az hammadde kullanarak veya hammadde israfını önleyerek aynı ürünü üretmeyi başarmalı.

* Ürünleri daha verimli kullanmalı. Paylaşım ekonomisini yaygınlaştırarak, kullanılan bir ürünü başkalarının da kullanmasını sağlamalı. Ortak kullanılan otomobiller, bisikletler buna iyi bir örnek.

* Ürünlerin yaşam ömrü uzatılmalı. Daha dayanıklı ürünler atık miktarını azaltır. Kullandığımız eşyalar bozulunca atmak yerine tamir edilmeli. Terzi ve tamirciler gibi ürünlerin ömrünü uzatan meslekleri destekleyecek mali politikaları ciddi ciddi konuşulmalı.

Ülkemizde durum nedir ?

Ülkemizde ise atık yönetimi 2872 sayılı Çevre Kanunu ile çevrenin korunması ve gelecek nesillere daha güzel bir dünya bırakılması için zorunluluklar getirilmiştir ve bu kanun özelinde çalışmalar sürdürülmektedir ancak Türk Plastik Sanayicileri Araştırma, Geliştirme ve Eğitim Vakfı Başkanı Yavuz EROĞLU bu konuda “Atıkların gömülmesi uygulamasından vazgeçilmelidir. Atık gömme uygulamasının yasak olduğu yerlerde atıkların neredeyse tamamı geri kazanılıyor ve kullanılıyor. Böylece geri dönüşüm ve enerji dönüşümü konusunda en verimli sonuçlara ulaşıyorlar” dedi. EROĞLU konuşmasının başka bir bölümünde ise “2020 yılında geri dönüşümü mümkün olmayan maddelere enerji dönüşümünün uygulanacağı, 2025 yılında ise yüzde 0 toprağa gömme, yüzde 40 geri dönüşüm ve yüzde 60 enerji dönüşümünün gerçekleşeceği öngörülüyor. Türkiye’de geri dönüşüm mevzuatları da AB ile uyumlu ancak uygulama konusunda sıkıntılarımız var. Olumlu örnekleri uygulamaya geçirmeliyiz. Böylece hem 2023 yılı hedeflerimize ulaşırız hem de çevreye karşı sorumluluklarımızı yerine getirmiş oluruz” dedi.

Sonuç olarak sürdürülebilir çevre ve sürdürülebilir kalkınma ilkeleri doğrultusunda çevrenin korunması sadece günümüz için değil geleceğimiz için olmazsa olmazdır. Oluşturulan kirlilik insan eliyle olduğu gibi temizliği de yine insan eliyle olacaktır tek yapılması gereken geç kalınmadan harekete geçilmesidir. Gelecek nesillere bizlerden miras kalacak olan çevre kesinlikle devraldığımızda daha iyi olmalıdır.

Kaynaklar :

Oktay TABASARAN, Avrupa birliğinde katı atık uygulamalarında Almanya örneği, Stuttgart Üniversitesi

https://www.abfall-hdh.de/internet/inhalt/inhalt.php?seite=184

https://handbookgermany.de/tr/live/waste-separation.html

 

Ahmet ÇETİNLİ

Merhaba ben Ahmet Çetinli. ODTÜ Endüstri Mühendisliği bölümü mezunuyum, şu an tiplay oyun stüdyosunda oyun müdürü olarak kariyerime devam etmekteyim. Teknoloji, oyun sektörü, popüler bilim, yönetim ve endüstri mühendisliği konularında ilgiliyimdir.

50% LikesVS
50% Dislikes

Ahmet ÇETİNLİ

Merhaba ben Ahmet Çetinli. ODTÜ Endüstri Mühendisliği bölümü mezunuyum, şu an tiplay oyun stüdyosunda oyun müdürü olarak kariyerime devam etmekteyim. Teknoloji, oyun sektörü, popüler bilim, yönetim ve endüstri mühendisliği konularında ilgiliyimdir.

2 thoughts on “Atık Yönetimi

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.