Bir Cankurtaran: Hava Yastığı

Günümüz teknolojileri insan yaşamını kolaylaştırırken aynı zamanda insan sağlığını ve yaşamını da korumaya yönelik çalışmaları da beraberinde getiriyor. Bir “arabanın” icadı insan yaşamını kolaylaştırırken, olası kazalara karşı can kaybını da en aza indirmeyi hedefliyor. Bu amaçla tarihte bir çok ekipman araçlara monte edilse de en tutarlı, kullanışlı ve amacına uygun olanlar emniyet kemeri ve hava yastığı oldu.

Emniyet kemerinin çalışma prensibi oldukça mekanik bir sistem üzerine kurulu. Yolcunun sert yapılı bir kemeri bir klips yardımıyla kendine bağlaması kadar kolay. Buradaki amaç ise ani savrulmayı engellemek. Kemer içindeki mekanizma gereği ani çekişlerde direnç gösteriyor ve anlık olarak kendini kilitliyor. Böylece olası savrulmaları engelliyor. Fakat durum hava yastığı için bu kadar basit değil. Hava yastığının elektronik bir aksam ve sensörler üzerine kurulu olması, ve içinde gerçekleştirdiği kimyasal reaksiyon biraz daha detaylı bir işçilik gerektiriyor.

Hava yastığı tarihte ilk olarak arabalar yerine savaş uçaklarında kullanılıyor. 1950’lerden beri süregelen çalışmalar sonucu hava yastığını arabalarında kullanan ilk şirket ise Porsche oluyor. Fakat günümüzde kullanılan model ise Mercedes Benz w126 modeline ait olan sürümdür.

Hava yastığı, araçta gerçekleşecek her kazada veya hasarda açılmıyor. Çeşitli standartlar ve denemelerle hava yastığı açılış alt limitleri Avrupa’da 20-25 km/h iken, Amerika’da 15-20 km/h olarak belirlenmiştir. Peki araba seyir halindeyken, kendi kendine hasar aldığını ve gerekli bölgedeki hava yastığını açması gerektiğini nasıl anlıyor? Burada da işin içine elektronik aksamlar giriyor.

Herhangi bir çarpışmada hava yastığına bağlı sensörler ani hız değişimini ve hasar bölgesini algılıyor. Bu algılama sonrası sönük yastığın içinde bulunan Sodyum Azid (NaN3) gazı ayrışıyor Sodyum ve Azot olarak yastığın içini şişiriyor. Daha sonra halk arasına hava yastığının patlaması olarak bilinen olay gerçekleşiyor ve yastık bulunduğu bölgenin dışına çıkarak kendisine gelen darbeleri yumuşatıyor. Bu olay her hava yastığı için bir kere gerçekleşiyor. Yani şişmiş yastığı söndürüp tekrar içine koyarsanız, hayat kurtarıcı bir etkisini gözlemleyemezsiniz. Fakat bu sağlam hava yastığıyla yapacağınız kazalarda da mutlak kurtarıcılık sağlamıyor. Ne yazık ki, bazı kazalarda hava yastığı açılmıyor.

Hava yastığı, araçta gerçekleşecek her kazada veya hasarda açılmıyor. Çeşitli standartlar ve denemelerle hava yastığı açılış alt limitleri Avrupa’da 20-25 km/h iken, Amerika’da 15-20 km/h olarak belirlenmiştir. Peki araba seyir halindeyken, kendi kendine hasar aldığını ve gerekli bölgedeki hava yastığını açması gerektiğini nasıl anlıyor? Burada da işin içine elektronik aksamlar giriyor.

Herhangi bir çarpışmada hava yastığına bağlı sensörler ani hız değişimini ve hasar bölgesini algılıyor. Bu algılama sonrası sönük yastığın içinde bulunan Sodyum Azid (NaN3) gazı ayrışıyor Sodyum ve Azot olarak yastığın içini şişiriyor. Daha sonra halk arasına hava yastığının patlaması olarak bilinen olay gerçekleşiyor ve yastık bulunduğu bölgenin dışına çıkarak kendisine gelen darbeleri yumuşatıyor. Bu olay her hava yastığı için bir kere gerçekleşiyor. Yani şişmiş yastığı söndürüp tekrar içine koyarsanız, hayat kurtarıcı bir etkisini gözlemleyemezsiniz. Fakat bu sağlam hava yastığıyla yapacağınız kazalarda da mutlak kurtarıcılık sağlamıyor. Ne yazık ki, bazı kazalarda hava yastığı açılmıyor.

Hava yastıkları şiddeti düşük çarpmalarda, arkadan çarpmalarda, araç devrilmesinde ve aracın takla atması gibi durumlar söz konusu olduğunda açılmıyor. Burada ayrıca belirtmemiz gereken husus şu ki: araç takla atma durumunda ön sensörler bir kaza algılamayabiliyor. Ama yan sensörler algıladığı için açılıyor. Fakat bu sadece arkada oturan insanların faydasına oluyor. Ön hava yastıkları çalışmadığından hayat kurtarma açısından biraz zayıf kalıyor. Arkada oturan olmasa bile hava yastığı açılıyor. Hatta arabada kimse oturmasa, fakat bir kaza olsa yine çalışabilecek bir sistemden söz ediyoruz. Çünkü hava yastığı ne yolcuya ne de diğer etkilere bağlı. Yani her şeyden bağımsız. Bazı modeller hariç hava yastıklarının emniyet kemeriyle bağlantısının olmadığını da belirtmekte fayda var. Yani emniyet kemeri takılı olmasa da hava yastığı çalışıyor (Yine de, can kayıplarını önlemek için emniyet kemeri kullanalım..).

Hava yastıklarının da tıpkı lastikler gibi, yağ gibi bakıma girme süreleri vardır. Ortalama 10 senede bir bakımın yapılması, aksi taktirde etkisini kaybedeceği bilinmektedir. Fakat bu süre içinde herhangi bir arıza çıkarmaması gibi bir durum da söz konusu değil. Aracın kontrol panelinde yanan AIRBAG veya SRS gibi ikaz lambalarının yanması durumunda en kısa sürede yetkili servisten hava yastığının bakımının yapılması gerekmektedir. Aksi taktirde, daha önceden belirttiğimiz gibi can ve mal kaybı oluşma ihtimali artacaktır.

Kaynak: ikinciyeni.com

otoguncel.com

admin

Çeyrek Mühendis; geçmişten gelene, gelecekte değer kazandıran mühendislik platformu!

50% LikesVS
50% Dislikes

admin

Çeyrek Mühendis; geçmişten gelene, gelecekte değer kazandıran mühendislik platformu!

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.